CSI: Miami, ülkemiz televizyonlarında da severek izlediğimiz CSI adlı dizinin (Bizdeki adıyla “Kanıt Peşinde”), Miami versiyonu için yapılmış bir oyun. Daha öncesinden farklı isimlerle yapılmış iki ayrı CSI oyunu daha bulunmakta. 369 Interactive oyun firmasının yaptığı CSI: Miami, Ubisoft desteğiyle, CSI: Miami dizisindeki aynı karakterleri kullanıyor.
Hepimiz klişe dedektiflik hikayelerini biliriz. Bir malikanede cinayet işlenmiştir. Elinde büyüteci, ağzında piposu, damalı ceket ve şapkası ile bir adam gelir. Herkese birkaç soru sorar ve birkaç ipucu toplar. Sonunda da ne hikmetse katil hep uşak çıkar. Aslında CSI (Crime Scene Investigation), yani kanıt arama biriminin kuruluş ve amacı da bundan pek farklı değil. Tek farkı, daha modern bir şekilde çalışmaları ve her türlü olayı inceleyebilmeleri. Kanıtları toplamak ve incelemek için teknolojiyi kullanmayı bilirler. Olay yerinden parmak izi, DNA örneği gibi pek çok delili zarar vermeden toplarlar. Kanıtların gösterdiği suçluları adalete teslim ederler. Bu oyundaki hikayemiz ise bunun üzerine oturtulmuş. Kanıt arama birimine yeni katılan birini temsil ediyoruz. Olayları, mekanları ve kişileri inceleyip çözüme ulaştırmaya çalışıyoruz. Elbette yeni katılmış biri olarak tek başımıza çalışmak yerine bir partnerimiz oluyor. Zor durumlarda bize yardım ediyor. Morgda cesetleri inceleyen otopsi uzmanımız Alexx, laboratuarda kanıtları incelemede ve DNA örneği çıkarmada bize yardım edecek Valera, ofiste arama emri ve benzeri evrak işlerinde bize şeflik edecek Yelena da diğer yardımcılarımız.
İnsanlar her zaman ve her yerde peşlerinden izler bırakırlar. Özellikle de suç işlediklerinde, farkında olmadan çevrelerinde pek çok iz bırakmışlardır. Hatta bıraktıkları izleri yok etmeye çalışırken daha başka izler bırakırlar. Mesela yerde bir leke var, lekeyi yok etmek için bir bezle sildik diyelim. Peki ya bez kirlendi, onu da yıkadık. Bu seferde lavabo kirlendi. Lavaboyu da temizledik, peki ya kullandığımız fırça? Bezin ıslak veya deterjanlı olması? Hatta çoğu lekeler kolay kolay çıkmaz. Kısacası bunun sonu yok. Bu oyunda da amacımız, izleri takip edip suçluyu ya da suçluları tespit etmek. Çoğu zaman yapay izlere ya da izleri yok ederken bırakılan kanıtlara rastlayacağız.
Gelelim oyunun teknik detaylarına. Grafikler konusunda önceki oyunlara nazaran pek büyük çaplı bir yenilik görünmüyor. 3D olarak çizilmiş, ancak oyunda sadece 2D olarak görebildiğimiz alanlar hiç de fena gözükmüyor. Her bölümün ilk alanı nedense çok yapay çizilmiş. Bunun haricindeki kısımlar daha gerçekçi duruyor. Arka planda hareketli animasyonlara rastlamanız mümkün, fakat çok durgun olduklarından hareket edip etmediklerinin bile farkına varamıyorsunuz. Zaten tüm animasyonlar Flash ile yapılmış. Animasyonlar sürekli kendini tekrar ediyor. Karakterler de yine sabit hareketlerini sergiliyorlar. Grafik detaylarını açtığınızda karakterlerin doğal hareketleri ve ağız oynamaları son derece canlı gözüküyor. Ancak ne var ki hepsi ruhsuz birer robotu anımsatıyor. Söz gelişi, kadına “Eski kocanız öldü!” diyorsunuz, o da “Ya, öyle mi? Çok üzüldüm.” dercesine suratınıza bakıyor. En ufak bir mimik değişimi ya da bir heyecanlanma olmuyor. Ya da olayı tek başına çözebilecek yeni bir delil buluyorsunuz, çevrenizdeki arkadaşlarınız “İyi” demekten öteye gitmiyor. Oyunun grafikleri genel anlamda iyi gözüküyor, fakat biraz daha iyi bir canlandırma ile ruh katılabilirdi. Mikroskop ve bilgisayar görünümleri ise eskisine nazaran daha iyi resmedilmiş. Kullanımı da kolay, aradığınızı hemen bulabiliyor ve fazla zaman harcamadan karşılaştırma yapabiliyorsunuz. Grafiklerdeki en büyük artı ise videoları. Bölüm tanıtımları gerçek çekimlerle yapılmış. Canlandırma sahneleri ise bir o kadar etkileyici düzeyde.
Oyun müzikleri ortama ya da olaylara göre değişen tipte yapılmış. Ofis ortamlarında çalan müzikler daha belirgin iken, olay mahallinde çalan müzikler daha ağırlaşıyor. Müzik tarzları zaten filmden hatırlayacağınız türde ağır ve sade. Bunun haricinde diğer ses efektlerinde pek fazla çeşit olmaması biraz sıkıcılık katmış. Delil toplarken ya da incelerken sürekli aynı yavan sesleri işitiyorsunuz. Ses efektlerinin en iyi yanı çevre sesleri. Çevre ortamına göre ilginç sesler duyabiliyorsunuz. Diyaloglarsa grafiklere nazaran daha canlı. Kelimelere anlam katılmış, duygular daha iyi ifade edilmiş. İnsanların yüzüne baktığınızda anlayamadığınız, korku, nefret, heyecanlanma gibi ifadeleri, hiç olmazsa sesleri takip ederek anlamak oyuna biraz olsun heyecan katabiliyor.
Pek çok macera oyununda sürekli gereksiz işlerle uğraşır dururuz. Oyunda vaktimizin büyük çoğunluğu bir yerden bir yere gitmekle ya da sıkıcı konuşmaları dinlemekle geçer. Oysa bu oyunda böyle bir şey söz konusu değil. Mekanlar arasında çok hızlı geçişler yapabiliyoruz ve konuşmaları iptal edebiliyoruz. Böylece gereksiz zaman kaybı yaşamıyoruz. Belki de bu yüzden oyun çok kısa gibi gözükebilir. Toplam beş bölümden oluşmasına karşılık tüm konuşmaları dinlediğinizde ve tüm yazıları okuduğunuzda bölümleri bitirmek uzun sürebiliyor.
Oyunda bir de zorluk seviyesi olduğunu söylemekte yarar var. Evet, macera türlerinde sık rastlayamayacağımız bir şey bu. İmlecin renk değiştirmesi, delil ve mekanlarla ilgili ipucu kalmadığında belirtilmesi gibi ayrıntılar sayesinde oyunu dilediğiniz seviyede oynayabilirsiniz. Ayrıca yine eskiden olduğu gibi partnerimizden kimi zaman yardım alabiliyoruz. Oyundaki hemen hemen her bilgiyi kaydeden dosyamız da bize büyük fayda sağlıyor. Kişiler, kurban ve kanıtların tek tek kaydı tutuluyor. Bu sayede kaçırdığınız bir konuşmayı ya da olayı bu kayıtlara bakarak yeniden okuyabiliyor, canlandırma sahnelerini yeniden seyredebiliyorsunuz. Bir de bölüm sonlarında kanıtları bulma ve inceleme bakımından bir puanlama verilmesi söz konusu. Bu sayede bazı bulmacalar ve görüntüler açılmış oluyor. Bunların sayesinde oynanabilirlik ve eğlence seviyesi bir kademe daha yükselmiş.
CSI: Miami’de hatalara rastlamanız da mümkün. Parçalanmış kağıtları birleştirmeniz gereken yerlerde yükleme hataları yüzünden bölümü en başından oynamak zorunda kalabiliyorsunuz. Bir de Amerikan yasalarını ve prosedürü tam olarak bilmediğimizden kaynaklanan tuhaflıklara rastlamanız mümkün. Mesela, bir kadının çantasında insan eli buluyorsunuz ve kadını sorgulama izni bile alamıyorsunuz. Öte yandan bir başka yerde, birkaç damla yağ lekesi sayesinde kişiyi suçlayacak kanıtınız oluyor.
Genel açıdan bakıldığında, önceki oyunlara nazaran pek büyük bir yenilik göremiyorsunuz. Birkaç küçük değişiklik, daha iyi grafikler ve iyi bir hikayeyle önümüze sunulmuş bir oyundan çok daha fazlası da beklenemezdi. CSI: Miami, macera tutkunlarını tatmin edecek derecede bir oyun değil. Sadece dizinin ve serinin hayranlarını sevindirecek derecede iyi, fakat daha önce hiç macera türünde oyun oynamadıysanız da biraz zorlanabilirsiniz.